Ümir Kocasakal : Kavala kurabiyesi
Ümit Kocasakal
Oda TV
Tam da basında "Ergenekon Davası Çöktü" başlıkları karşısında "Acaba Ergenekon Davası Gerçekten Çöktü mü?" başlıklı bir yazı kaleme almaktayken ortalık karıştı. Bu hususta bir şeyler söylemem benim açımdan fikri ve ahlaki bir zorunluluk oldu.
Bir kez daha görüldü ki yazarlıkta en önemli şey öncelikle kişinin okuduğunu anlayabilmesi, sonra da belirli bir üslup ve seviyeyi muhafaza edebilmesi.
Sayın Bartu Soral 25 Kasım 2018 günü Cumhuriyet Gazetesindeki köşesinde "Çizgi Nedir?" başlıklı bir yazı kaleme alınca kıyamet koptu! Yazara karşı bir anda sanki, tam da böyle bir şey bekleniyormuşçasına birtakım yazarlarca dalga dalga, adeta organize ama çok "demokratik" bir linç kampanyası başlatıldı. Hele üslup ve seviye müthiş! "Nasıl yazar olunamayacağına" dair derin saptamalar mı dersiniz, "kusması ve öğürmesini" durduramayan mı, maymunların ustura kullanmalarına dair çok zekice zoolojik analizler mi, "tekamül etmiş" kişi sıfatıyla "kafası basmayanlara" acil şifalar dilemek mi, ağaç kurtlarından hareketle terbiye ve nezaket kurallarını hatırlatanlar mı, adalet terazisinin kefelerine belirli kişileri koyup terazi tutma, tartma, adalet ve hukuk dersi verenler mi. Tabi bu "tekamül etmiş" kişiler dışında hukukun üstünlüğünü, adaleti bilen yok, çok yararlandık ! Ama bu arada ne olur ne olmaz Ergenekon ve Balyoz tertiplerinde sahte ve düzmece delillerle hayatı karartılan insanlara yapılanlara da "karşı çıkışlar" hatırlatılıyor, utangaçça. "Bak ben (şeklen de olsa) buna da karşı çıkmıştım!" Çok akıllıca... Ne ki o devirde kimin ne yaptığı veya yapmadığı, ne söylediği veya söylemediği, sözde "Türkiye bağırsaklarını temizlerken" bu temizlikte nasıl rol oynadığı ortada, arşivler de orada...
Bu kapsamda İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinde yeniden görülen Ergenekon davasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca açıklanan 658 sahifelik Esas Hakkındaki Mütalaanın 7. sahifesindeki şu belirlemeyi ibretle okumakta yarar var:
“Ergenekon Komplosunun en önemli ayaklarından birisini de liberaller ile olan ittifak oluşturur. Cemaat, liberallerin desteğini ve onların yönlendirilmelerini komplonun önemli bir unsuru olarak gördüğü için, 'Taraf' adında bir gazete kurmuş, kendi medyalarında da liberal aydınlara yer açarak onların entelektüel birikimlerini kendi psikolojik harekatlarının bir parçası yapmıştır. Türkiye'de liberal demokrat kesimler farkında olmadan (Şerh düşüyorum: Emin değilim !)Cemaatin ideolojik etkisi altına girmişlerdir. Liberal aydınlar, Fetullahçılara TSK'nun bastırılmasından sonra demokratik reformların gerçekleşeceğini sanarak (Buna da şerh düşerim: Bazıları bakımından doğru olabilir ama hepsi için değil) bu desteği vermiştir.”
Ne güzel değil mi? "Sahibinden" satılık ya da kiralık, kullanışlı liberaller!