Türker Ertürk : Yankı Odası Etkisi
YANKI
ODASI ETKİSİ
“Koyun can derdinde, kasap et derdinde” sözü kadar
günümüzde ülkemizin durumunu daha iyi özetleyen bir söz, sanırım yoktur. Tam
tamına cuk oturuyor. Yeni yılın ilk haftasını idrak ederken, 2016’ya umutla
bakmamıza neden olacak hiçbir emare yok. Ekonomik göstergeler berbat.
Piyasalarda yaprak kıpırdamıyor. Ülkemizin bir bölümü Suriyeleşme eğilimi gösteriyor. Terör kol geziyor. Ülkemiz;
iliklerine kadar Ortadoğu
bataklığına batmış durumda ama ‘başkanlık
sistemi’ni konuşuyor ve tartışıyoruz.
Suudi Arabistan; Ortadoğu bölgesinde,
Sünni - Şii ekseninde, mezhep
savaşını tetikleyebilmenin peşinde. Bu maksatla; Şii din alimi Ayetullah El
Nimr’i, IŞİD yöntemiyle, başını
kılıçla keserek infaz etti. Suçu; Suudi
Arabistan Kralı’na ve ailesine muhalefet etmek. Bu ülkede demokrasi yok,
insan hakları yok, özgürlüklerin zerresi yok, kadının ise adı bile yok. “Bize
ne?” diyebilirsiniz. Ama bunlar bizimkilerin arkadaşı, hatta kankası.
Bana Arkadaşını Söyle..!
Eskiler
boşuna söylememiş; “Bana arkadaşını söyle,
sana kim olduğunu söyleyeyim!” diye. Sn.
Erdoğan; Mısır’da Müslüman Kardeşlerin teröre bulaşmış
üyeleri idama mahkum edilince, ortada daha infaz yokken kıyameti kopardı ve
koparıyor. Ama infaz edilen Ayetullah El
Nimr için, ses vermiyor ve tepki koymuyor. İdam öncesinde engelleme
çalışması ise, hiç yapmıyor. Binlerce kilometre öteden, Çin bile; tırmanmayı durdurabilmek için her iki ülkeye itidal
tavsiye ediyor ve yatıştırmak için özel elçiler gönderiyor.
İran-Suudi Arabistan gerginliğinde arabuluculuğa
soyunmak için Müslüman olmak, Fars veya Arap olmamak ayrıcalık iken, bu kullanılamıyor veya kullanılmak
istenmiyor. Belki de; planın parçası olunuyor.
Farkında mı?
Mezhep
savaşının fitili ateşlenirse, bunun Türkiye’de
de karşılığı olduğunun farkında mı? Ortadoğu’da
çıkacak mezhepsel yangının, ülkemize de sıçrayacağının ayırdında mı?
Ülkemiz
koşar adım felakete doğru sürüklenirken, çevremizde iyi ilişki içinde hiçbir komşumuz
kalmamışken, bölünmenin ve iç savaşın eşiğindeyken, tüm enerjimizi bu durumdan
kurtulmak için kullanmamız gerekirken, varsa yoksa ‘başkanlık sistemi’!
Türkiye’yi Uçururum
Parlamenter
sistemle ilgili ne sorun var? Sistem tıkandı da bizim mi haberimiz yok! 14
yıldır iktidarda bulunan AKP; neyi yapmak istedi de parlamenter sistem yüzünden
yapamadı?
Esasında
sorun; Sn. Erdoğan’ın bitmek ve
tükenmek bilmeyen siyasi ihtiraslarıdır. Tek adam olmak istiyor, kimseye hesap
vermek istemiyor, yargı da dahil olmak üzere; demokrasinin gerektirdiği kontrol
ve denge mekanizmalarına sıcak bakmıyor. “Suudi
Arabistan Kralı’nın yetkileri olsa, Türkiye’yi uçururum” demek istiyor. Ama
bizim uçmaya değil; ayağımızı yere basmaya, ortak aklı kullanmaya ve gerçekçi
olmaya ihtiyacımız var.
Aklın ve Yurtseverliğin Gereği
Açık
konuşmak gerekirse; Sn. Erdoğan’ın
siyasi hedefleri ile ülkemizin çıkarlarının ve güvenliğinin gerektirdiği
hedefler örtüşmediği gibi, çelişmektedir. Bunun anlamı; Sn. Erdoğan’ın hedefleri peşinden gidersek, ülkemizin halihazır
durumu daha da kötüye gidecek. Bu nedenle; başkanlık
sistemine geçit vermemek aklın ve yurtseverliğin gereğidir.
Her
yerde, yazılısı ve görseli ile tüm medyada ‘başkanlık
sistemi’ tartışmaları ve propagandası almış başını gidiyor. Her derde deva
olduğunu söyleyen ne yazık ki, sözde bilim adamları da var. Faşizan baskı,
eleştiri yapanlara hakaret ettikleri iddiası ile dava açılması ve yandaş,
yalaka ve ele geçirilen basın ile; halk ve aydınlar adeta ‘yankı odası etkisi’ne alınmak
isteniyor.
Başına Felaket Gelmekte
Yankı Odası etkisi;
kapalı bir grubun kendi aralarında konuştuğu, hiç muhalif seslerin olmadığı,
konuşulanların doğru sanıldığı, aynı şeyler konuşuldukça ve duyuldukça konuşanların
kendine daha çok güvendiği ve daha çok konuştuğu ve konuşulanlardan oluşan,
hakikatten çok uzak bir resmin gerçek sanılmasıdır.
Bugün Türkiye’de; büyük kitlelere ulaşmak
açısından küçükleri saymazsak, kitle iletişim araçları hep bir ağızdan Sn. Erdoğan’ın siyasi hedeflerini besleyen
gündemi oluşturmakta ve desteklemektedir. Aksini yapanların başına ise felaket
gelmektedir.
Saygılar
sunarım.