Meclis oturumunda 'saygı duruşu' tartışması
TÜRKİYE
23 Nisan 2017
TBMM'nin açılışının 97'nci yıl dönümü dolayısıyla özel oturumla toplanan Meclis Genel Kurulu'nda CHP'li milletvekilleri, İstiklal Marşı öncesinde saygı duruşunda bulunulmadığı için Meclis Başkanı İsmail Kahraman'a tepki gösterdi.
TBMM'nin açılışının 97'nci yıl dönümü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Meclis Genel Kurulu, Meclis Başkanı Kahraman başkanlığında, özel gündemle toplandı. Meclis Genel Kurulu özel oturumuna Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bakanlar Kurulu üyeleri, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, kuvvet komutanları, AK Parti'li, CHP'li, MHP'li ve HDP'li milletvekilleriyle TBMM Başkanlık Divanı üyeleri, YÖK üyeleri, siyasi parti genel başkanları, askeri erkan, bürokratlar, dekanlar ve yabancı misyon temsilcileri katıldı.
İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından, Meclis Başkanı Kahraman, konuşmaya başlayınca CHP'li bazı milletvekilleri Mustafa Kemal Atatürk için saygı duruşunda bulunulmadığını anımsatarak, tepki gösterdi. Kahraman, konuşmasını tamamladıktan sonra CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, saygı duruşunda bulunulmasını rica etti. Bunun üzerine Kahraman, "Biz bütün tarihi şahsiyetlere saygı duyarız. Bugüne kadar tabirlerimize böyle bir durum mevzu bahis olmadığı için bunu yapmadık" dedi.
Öte yandan liderlerin konuşma yapacağı Meclis kürsüsünün iki yanına prompterler kuruldu.
BAŞBAKAN YILDIRIM: DEĞİŞİKLİKLE YÜCE MECLİS'İN YASAMA VE DENETLEME KONUSUNDAKİ GÖREVLERİ ARTARAK DEVAM EDECEK
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, anayasa değişikliği referandumuna ilişkin "Milletimiz, bu değişiklik yönünde kararını vermiş ve böylece cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin önümüzdeki genel seçimden itibaren devreye girmesi benimsenmiştir. Yeni değişiklikle birlikte yüce Meclis, daha da güçlenmiş ve asli işleri yasama ve denetleme konusundaki görevleri artarak, devam edecektir. Hedefimiz muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmaktır" dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, TBMM'nin açılışının 97'nci yıl dönümü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Meclis Genel Kurulu'nda düzenlenen özel oturumda hitap etti. TBMM Başkanı İsmail Kahraman başkanlığında toplanan özel oturumdaki konuşmasında Yıldırım, TBMM için 'Gazi Meclis' vurgusu yaptı. Milli egemenliğin demokrasiyle anlamlı olduğunu belirten Başbakan Yıldırım, "Milli iradeyi zayıflatmaya yönelik bütün girişimler gayri meşrudur. Halk iradesini yok sayarak, demokratik rejimin kesintiye uğratılması, maalesef milletimize acı bedeller ödetmiştir. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan gibi açık ve örtülü müdahalelerin yaşattığı acılar, hala zihinlerimizdedir. Milli egemenliği çiğnetmemek, Meclis'in hukukunu ve milletin egemenliğini korumak hepimizin görevidir. Bu görev anlayışıyla aziz milletimizin temsilcisi olan yüce Meclis'imiz 15 Temmuz'da milli iradeye karşı kalkışılan FETÖ ihanet şebekesinin darbe girişiminde dimdik durmuş ve milli iradeyi alçaklara teslim etmeyeceğini bir kez daha göstermiştir" diye konuştu.
"HEPİMİZ İŞİMİZİ DAHA İYİ YAPMAYA VE SORUMLU DAVRANMAYA MECBURUZ"
İktidar ve muhalefet olarak herkesin daha sorumlu davranması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, "Gazi Meclis'in, gazi sıfatını hakkıyla kazandığını 15 Temmuz gecesi dost düşman bütün dünyaya bir kez daha göstermiştir. Bundan sonra da bu tür girişimlere karşı tek yürek olarak karşı koymak, milli iradeyi korumak, demokrasimizi geliştirmek hepimizin ortak sorumluluğudur. Yüksek ve hızlı bir değişim sürecinde, birlik ve beraberlik içinde ülkemizin ve milletimizin beklentisi doğrultusunda demokrasimizi daha da geliştireceğiz. Bu konuda iktidarı, muhalefeti, bu çatı altında görev yapan hepimize büyük sorumluluklar düşüyor. Hepimiz, işimizi daha iyi yapmaya ve daha sorumlu davranmaya mecburuz. Bilim, akıl ve uzlaşma ile sorunların çözüm yeri, milletin evidir. TBMM'dir. Bunun gereğini yerine getirmek de bu Meclis'te yer alan hepimizin görevidir" dedi.
"CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNİN GENEL SEÇİMDEN İTİBAREN DEVREYE GİRMESİ BENİMSENDİ"
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ilişkin de açıklamalarda bulunan Başbakan Yıldırım, şunları söyledi: "Yapılan halk oylamasında milletimiz, bu değişikliği onaylamıştır. Ondan sonra devam eden süreç, artık milletin iradesine dışarıdan müdahaleleri önleyecek şekilde bu Meclis'in gereken adımları atması olmuştur. En son gerçekleştirilen anayasa değişikliği, yüce Meclis'imizde milletin vekilleri tarafından görüşülmüş ve nihayet halk oylamasıyla millete götürülmüştür. Milletimiz, bu değişiklik yönünde kararını vermiş ve böylece cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin önümüzdeki genel seçimden itibaren devreye girmesi benimsenmiştir. Bu sistemle beraber artık sürekli istikrar ve güçlü iktidar dönemi başlamış; milletin doğrudan yetkilendirdiği bir yürütme tesis edilmiştir. Aynı zamanda yeni değişiklikle birlikte yüce Meclis, daha da güçlenmiş ve asli işleri yasama ve denetleme konusundaki görevleri artarak, devam edecektir. Bu yapılan değişikliğin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını dilerken, cumhuriyeti bize emanet eden ve cumhuriyetimiz için bağımsızlığımız için hayatını seve seve veren başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyoruz. Hedefimiz muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmaktır"
KILIÇDAROĞLU'NUN SÖZLERİ TARTIŞMA YARATTI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis Genel Kurulu'nda cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini eleştirerek, yeni sistemde cumhurbaşkanına vekalet edecek kişinin seçilmiş olmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Türkiye'yi seçimle gelenlerin yönetmesini isterim. Cumhurbaşkanı seçimle gelmiştir. Seçimle gelen bir yurttaşın yerine vekalet edecek kişinin de seçimle gelmesi lazım. Seçimle gelmeyenlerin yönetmesi bir saat, bir dakika, bir saniye bile olsa bizim kabul edebileceğimiz bir anlayış değildir. Nokta" dedi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun bu sözleri üzerine söz alan Başbakan Yıldırım, "Bu hali hazırdaki bizim anayasamızda da mevcuttur. Canlı örneğini söyleyeyim. Numan Kurtulmuş, başbakan yardımcısı olarak tayin edildi. Ve başbakana vekalet etti. Seçilmemişti, milletvekili değildi ama vekalet etti. Yürütme görevini yapan cumhurbaşkanı vekaletini istediği çalışma arkadaşlarının birine verebilir yeni değişiklikte" diye konuştu.
HDP'Lİ YILDIRIM: TÜRKİYE, ÇOCUK YOKSULLUĞUNDA AVRUPA ÜLKELERİ ARASINDA EN KÖTÜ KONUMDA
HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Türkiye'nin Avrupa ülkeleri arasında çocuk yoksulluğunda en kötü ülke konumunda olduğunu savunarak, "Çocuklara yazılmış güzel şiirler okumak önemlidir ama sorumluluklarımızı yerine getirmek çok daha önemlidir" dedi.
HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla toplanan Meclis Genel Kurulu'nda konuştu. Türkiye'nin, Avrupa ülkeleri arasında çocuk yoksulluğunda en kötü ülke konumunda olduğunu ileri süren HDP'li Yıldırım, şunları söyledi:
"2016 yılında hayatını kaybeden çocuk işçi sayısı 56'dır. Son 3 yılda ise bu rakam 180'in üzerindedir. UNİCEF verilerine göre; 6-18 yaş arasında 393 bin çocuk mevsimlik tarım işinde çalışıyor. Bu çocukların yarısı okula gitmeyip hafta da 40 saatten fazla çalışmaktadır. Yani eğitim, sağlık, ekonomik sömürüden korunma, uygun standartlarda yaşama, oyun oynama hakları ihlal edilmektedir. Yine TÜİK verilerine göre Türkiye'de engelli olan 3-17 yaş aralığında 422 bin çocuk var. Bu çocuklar gerekli düzenlemeler yapılmadığı için, bilinçlendirme tam işlemediği için toplumsal yaşama etkin bir şekilde katılamamaktadır. Değerli milletvekilleri çocukları birer istatistiksel veri olmaktan çıkarıp bizim geleceğimiz olduğunu kabul etmemiz gerekmektedir. Bu ülkenin ve tüm dünyanın geleceği bizlerin yapacağı planlamalarda değil, çocuklarımızın barış, özgürlük ve bilimsel hayal güçlerinde olduğu kabul edilmelidir. Bu bir sorumluluk olduğu kadar aynı zamanda zorunluluktur. Çocuklara yazılmış güzel şiirler okumak önemlidir ama sorumluluklarımızı yerine getirmek çok daha önemlidir"
"TÜRKİYE ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE UYMALI"
HDP Grup Başkanvekili Yıldırım, çocuklar için yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:
"Türkiye imzaladığı uluslararası sözleşmelere uymalı, sözleşmelerin uygulanması için gerekli düzenlemeleri yapmalı ve denetimleri sağlamalıdır. Çocuk işçiliğini önlemede en temel alan, eğitim politikalarıdır. Ancak ne yazık ki ülkemizde 4+4+4 eğitim sistemi çocuk işçiliğinin önünü açmaktadır. Bu nedenle eğitim sisteminde kesintisiz eğitim esas alınmalı ve denetimleri arttırılmalıdır. Ücretsiz ve Anadilde eğitim hakkı, sosyal devlet ilkesi olmanın yanında tartışma götürmez bir evrensel haktır. Savaştan kaçan Türkiye'de bulunan ağırlıklı olarak Suriyeli olan ve tüm göçmen çocuklar için rehabilitasyon çalışmaları yapılmalı, eşit ve ulaşılabilir sağlık, eğitim ve barınma haklarından faydalanmaları için çalışmalar yapılmalıdır"
İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından, Meclis Başkanı Kahraman, konuşmaya başlayınca CHP'li bazı milletvekilleri Mustafa Kemal Atatürk için saygı duruşunda bulunulmadığını anımsatarak, tepki gösterdi. Kahraman, konuşmasını tamamladıktan sonra CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, saygı duruşunda bulunulmasını rica etti. Bunun üzerine Kahraman, "Biz bütün tarihi şahsiyetlere saygı duyarız. Bugüne kadar tabirlerimize böyle bir durum mevzu bahis olmadığı için bunu yapmadık" dedi.
Öte yandan liderlerin konuşma yapacağı Meclis kürsüsünün iki yanına prompterler kuruldu.
BAŞBAKAN YILDIRIM: DEĞİŞİKLİKLE YÜCE MECLİS'İN YASAMA VE DENETLEME KONUSUNDAKİ GÖREVLERİ ARTARAK DEVAM EDECEK
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, anayasa değişikliği referandumuna ilişkin "Milletimiz, bu değişiklik yönünde kararını vermiş ve böylece cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin önümüzdeki genel seçimden itibaren devreye girmesi benimsenmiştir. Yeni değişiklikle birlikte yüce Meclis, daha da güçlenmiş ve asli işleri yasama ve denetleme konusundaki görevleri artarak, devam edecektir. Hedefimiz muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmaktır" dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, TBMM'nin açılışının 97'nci yıl dönümü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Meclis Genel Kurulu'nda düzenlenen özel oturumda hitap etti. TBMM Başkanı İsmail Kahraman başkanlığında toplanan özel oturumdaki konuşmasında Yıldırım, TBMM için 'Gazi Meclis' vurgusu yaptı. Milli egemenliğin demokrasiyle anlamlı olduğunu belirten Başbakan Yıldırım, "Milli iradeyi zayıflatmaya yönelik bütün girişimler gayri meşrudur. Halk iradesini yok sayarak, demokratik rejimin kesintiye uğratılması, maalesef milletimize acı bedeller ödetmiştir. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan gibi açık ve örtülü müdahalelerin yaşattığı acılar, hala zihinlerimizdedir. Milli egemenliği çiğnetmemek, Meclis'in hukukunu ve milletin egemenliğini korumak hepimizin görevidir. Bu görev anlayışıyla aziz milletimizin temsilcisi olan yüce Meclis'imiz 15 Temmuz'da milli iradeye karşı kalkışılan FETÖ ihanet şebekesinin darbe girişiminde dimdik durmuş ve milli iradeyi alçaklara teslim etmeyeceğini bir kez daha göstermiştir" diye konuştu.
"HEPİMİZ İŞİMİZİ DAHA İYİ YAPMAYA VE SORUMLU DAVRANMAYA MECBURUZ"
İktidar ve muhalefet olarak herkesin daha sorumlu davranması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, "Gazi Meclis'in, gazi sıfatını hakkıyla kazandığını 15 Temmuz gecesi dost düşman bütün dünyaya bir kez daha göstermiştir. Bundan sonra da bu tür girişimlere karşı tek yürek olarak karşı koymak, milli iradeyi korumak, demokrasimizi geliştirmek hepimizin ortak sorumluluğudur. Yüksek ve hızlı bir değişim sürecinde, birlik ve beraberlik içinde ülkemizin ve milletimizin beklentisi doğrultusunda demokrasimizi daha da geliştireceğiz. Bu konuda iktidarı, muhalefeti, bu çatı altında görev yapan hepimize büyük sorumluluklar düşüyor. Hepimiz, işimizi daha iyi yapmaya ve daha sorumlu davranmaya mecburuz. Bilim, akıl ve uzlaşma ile sorunların çözüm yeri, milletin evidir. TBMM'dir. Bunun gereğini yerine getirmek de bu Meclis'te yer alan hepimizin görevidir" dedi.
"CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNİN GENEL SEÇİMDEN İTİBAREN DEVREYE GİRMESİ BENİMSENDİ"
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ilişkin de açıklamalarda bulunan Başbakan Yıldırım, şunları söyledi: "Yapılan halk oylamasında milletimiz, bu değişikliği onaylamıştır. Ondan sonra devam eden süreç, artık milletin iradesine dışarıdan müdahaleleri önleyecek şekilde bu Meclis'in gereken adımları atması olmuştur. En son gerçekleştirilen anayasa değişikliği, yüce Meclis'imizde milletin vekilleri tarafından görüşülmüş ve nihayet halk oylamasıyla millete götürülmüştür. Milletimiz, bu değişiklik yönünde kararını vermiş ve böylece cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin önümüzdeki genel seçimden itibaren devreye girmesi benimsenmiştir. Bu sistemle beraber artık sürekli istikrar ve güçlü iktidar dönemi başlamış; milletin doğrudan yetkilendirdiği bir yürütme tesis edilmiştir. Aynı zamanda yeni değişiklikle birlikte yüce Meclis, daha da güçlenmiş ve asli işleri yasama ve denetleme konusundaki görevleri artarak, devam edecektir. Bu yapılan değişikliğin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını dilerken, cumhuriyeti bize emanet eden ve cumhuriyetimiz için bağımsızlığımız için hayatını seve seve veren başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyoruz. Hedefimiz muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmaktır"
KILIÇDAROĞLU'NUN SÖZLERİ TARTIŞMA YARATTI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis Genel Kurulu'nda cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini eleştirerek, yeni sistemde cumhurbaşkanına vekalet edecek kişinin seçilmiş olmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Türkiye'yi seçimle gelenlerin yönetmesini isterim. Cumhurbaşkanı seçimle gelmiştir. Seçimle gelen bir yurttaşın yerine vekalet edecek kişinin de seçimle gelmesi lazım. Seçimle gelmeyenlerin yönetmesi bir saat, bir dakika, bir saniye bile olsa bizim kabul edebileceğimiz bir anlayış değildir. Nokta" dedi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun bu sözleri üzerine söz alan Başbakan Yıldırım, "Bu hali hazırdaki bizim anayasamızda da mevcuttur. Canlı örneğini söyleyeyim. Numan Kurtulmuş, başbakan yardımcısı olarak tayin edildi. Ve başbakana vekalet etti. Seçilmemişti, milletvekili değildi ama vekalet etti. Yürütme görevini yapan cumhurbaşkanı vekaletini istediği çalışma arkadaşlarının birine verebilir yeni değişiklikte" diye konuştu.
HDP'Lİ YILDIRIM: TÜRKİYE, ÇOCUK YOKSULLUĞUNDA AVRUPA ÜLKELERİ ARASINDA EN KÖTÜ KONUMDA
HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Türkiye'nin Avrupa ülkeleri arasında çocuk yoksulluğunda en kötü ülke konumunda olduğunu savunarak, "Çocuklara yazılmış güzel şiirler okumak önemlidir ama sorumluluklarımızı yerine getirmek çok daha önemlidir" dedi.
HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla toplanan Meclis Genel Kurulu'nda konuştu. Türkiye'nin, Avrupa ülkeleri arasında çocuk yoksulluğunda en kötü ülke konumunda olduğunu ileri süren HDP'li Yıldırım, şunları söyledi:
"2016 yılında hayatını kaybeden çocuk işçi sayısı 56'dır. Son 3 yılda ise bu rakam 180'in üzerindedir. UNİCEF verilerine göre; 6-18 yaş arasında 393 bin çocuk mevsimlik tarım işinde çalışıyor. Bu çocukların yarısı okula gitmeyip hafta da 40 saatten fazla çalışmaktadır. Yani eğitim, sağlık, ekonomik sömürüden korunma, uygun standartlarda yaşama, oyun oynama hakları ihlal edilmektedir. Yine TÜİK verilerine göre Türkiye'de engelli olan 3-17 yaş aralığında 422 bin çocuk var. Bu çocuklar gerekli düzenlemeler yapılmadığı için, bilinçlendirme tam işlemediği için toplumsal yaşama etkin bir şekilde katılamamaktadır. Değerli milletvekilleri çocukları birer istatistiksel veri olmaktan çıkarıp bizim geleceğimiz olduğunu kabul etmemiz gerekmektedir. Bu ülkenin ve tüm dünyanın geleceği bizlerin yapacağı planlamalarda değil, çocuklarımızın barış, özgürlük ve bilimsel hayal güçlerinde olduğu kabul edilmelidir. Bu bir sorumluluk olduğu kadar aynı zamanda zorunluluktur. Çocuklara yazılmış güzel şiirler okumak önemlidir ama sorumluluklarımızı yerine getirmek çok daha önemlidir"
"TÜRKİYE ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE UYMALI"
HDP Grup Başkanvekili Yıldırım, çocuklar için yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:
"Türkiye imzaladığı uluslararası sözleşmelere uymalı, sözleşmelerin uygulanması için gerekli düzenlemeleri yapmalı ve denetimleri sağlamalıdır. Çocuk işçiliğini önlemede en temel alan, eğitim politikalarıdır. Ancak ne yazık ki ülkemizde 4+4+4 eğitim sistemi çocuk işçiliğinin önünü açmaktadır. Bu nedenle eğitim sisteminde kesintisiz eğitim esas alınmalı ve denetimleri arttırılmalıdır. Ücretsiz ve Anadilde eğitim hakkı, sosyal devlet ilkesi olmanın yanında tartışma götürmez bir evrensel haktır. Savaştan kaçan Türkiye'de bulunan ağırlıklı olarak Suriyeli olan ve tüm göçmen çocuklar için rehabilitasyon çalışmaları yapılmalı, eşit ve ulaşılabilir sağlık, eğitim ve barınma haklarından faydalanmaları için çalışmalar yapılmalıdır"
Kaynak: DHA