Kemal Kılıçdaroğlu yeniden CHP genel başkanı
CHP'nin ‘Adalet ve Cesaret' temalı 36'ncı Olağan Kurultayı Ankara'da toplandı. Kemal Kılıçdaroğlu tekrar genel başkan seçildi
CHP'nin 36. Olağan Kurultayı Ankara Spor Salonu'nda gerçekleşti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 790 oyla yeniden genel başkan seçilirken, rakibi Muharrem İnce 447 oy aldı.
NİHAT GENÇ'TEN CHP YORUMU: CHP'Lİ TABANI HDP'Lİ YÖNETİCİLERE TESLİM ETTİLER
Kurultayda bugün genel başkan, yarın ise 60 kişilik parti meclisi ve yüksek disiplin kurulu üyeleri seçilecek. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dışında genel başkanlığına aday adaylığını açıklayan Muharrem İnce, 164 delegenin imzasıyla genel başkan adayı olurken, Ümit Kocasakal ve Ömer Faruk Eminağaoğlu yeterli sayıda imzayı toplayamadı...
CHP'nin 36. Olağan Kurultayı'nda Muharrem İnce'nin adaylığı için mükerrer imza tartışması yaşandı. İnce'nin genel başkan adaylığı için gerekli 126 imzayı aşarak 166 imza ile aday olduğu açıklanmıştı. İnce'nin adaylık konuşmasını yaptığı sırada 166 delegeden 2'sinin imzasını geri çektiği, 49 imzanın da mükerrer olduğu ortaya çıktı. Kılıçdaroğlu'nun devreye girmesinin ardından imza sorununun aşıldığı ve İnce'nin adaylığının kesinleştiği bildirildi. Divan Başkanı Yılmaz Büyükerşen, İnce'nin aday olabileceğini açıklamasının ardından kürsüye çıkan Muharrem İnce, "Lütuf istemiyorum. Delegelerin özgür iradelerini istiyorum" açıklamasında bulundu.
Kurultaydan anlık gelişmeler aydinlik.com.tr'de...
23:35 Sonuçların açıklanmasından sonra kürsüye gelen Kemal Kılıçdaroğlu konuşuyor:
"Üstlendiğim görevin sorumluluğunu çok iyi biliyorum. Bu ülkenin her ferdinin hakkını hukukunu ve adaletini korumak için her türlü mücadeleyi yapacağıma sizlere söz veriyorum.
Bu yaşadığımız ortamda CHP'ye genel başkanlık yapmanın sıradan bir iş olmadığını çok iyi biliyorum. Biz haklı davamızı sonuna kadar götüreceğiz. Adaleti, demokrasiyi hukuku birlikte savunacağız. Birlikte yaşamayı savunacağız.
Önümüzdeki süreçte zor koşullarda mücadele vereceğiz. Demokrasiyi yüceltmek zorundayız, bu bizim temel görevimizdir.
15 yılda Türkiye'yi kimler beka sorunuyla karşı karşıya getirdi? Kendi ülkemizde barış içinde yaşamak istiyoruz.
Afrin'de hayatını kaybeden kahraman askerlerimize şükran borçluyuz. Onlar bizim onurumuz, gururumuz.
Kuvayi Milliye'nin ne olduğunu biliriz. Birlikte mücadele edeceğiz. Türkiye'yi beka sorunundan kurtarmanın yolu ülkemize sahip çıkmamızdan geliyor.
Bütün komşularımızla huzur içinde yaşamak istiyoruz. Bütün komşularımızı kucaklamak isteriz.
Hak ve adalet mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz."
23:30 36. CHP Genel kurultayının galibi Kemal Kılıçdaroğlu oldu... Kılıçdaroğlu 790 Muharrem İnce 447 oy aldı
Kılıçdaroğlu'nun genel başkan adaylığı için oy veren delegelerin birçoğu seçimde oy vermediği görüldü
23:00 CHP Kurultayı'nda oylama işlemi sona erdi, oyların sayımına geçildi. Ankara Spor Salonu'ndaki kurultayda delegeler 25 sandıkta oy verdi. Oy verme işlemi yaklaşık 2 saat sürdü. Adaylardan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, 1 numaralı sandıkta, Yalova Milletvekili Muharrem İnce ise 4 numaralı sandıkta oy kullandı.
21:00 CHP'nin 36. Olağan Kurultayı'nda başkanlık yarışı için oylama başladı. Delegeler kurulan sandıklarda oylarını kullanıyor.
20:00 CHP'nin 36. Olağan Kurultayı'nda Sonuç Bildirgesi açıklandı. Sonuç Bildirgesinin okumak için tıklayın
18:30 İmza tartışmalarının ardından her iki adayın da katılacağı belirtilen oylamanın saat 21.00 sularında başlayacağı bildirildi.
18:00 CHP'nin 36. Olağan Kurultayı'nda Muharrem İnce'nin, adaylık başvurusuna yönelik imzaların incelenmesi sonucu 115 oyla başkanlık için yeterli oyu bulamadığı ancak Kılıçdaroğlu'nun 48 mükerrer oyun İnce adına sayılması yönünde Divan Başkanlığına dilekçe verdiği açıklandı.
17:00 Kılıçdaroğlu'nun devreye girmesi sonrasında Muharrem İnce'nin resmen aday olduğu belirtildi.
16:10 Muharrem İnce'den mükerrer oy iddialarına sert tepki:
Orada yeterli sayıda imza vardır. O mükerrer imzalar neden bana yazılıyor, Kemal Bey'e yazılmıyor. Öyle bir şey olmaz. Algı operasyonu yapmaya çalışıyorlar. Ben kurultayı aldım. Salonu gördüler, benim kurultayı alacağımı görüyorlar. Şuraya oynuyorlar; bak imzası bile yok, biz ona lütufta bulunuyoruz. Benim kimsenin lütfuna ihtiyacım yok. İmzalarını da geri çeksinler. İstemiyorum kimsenin imzasını. Yürekleri varsa çıksınlar salona, Muharrem İnce'ye imza verecek olanları sorsunlar, bakalım kaç katı görüyorlar. O kurultayı başlarına yıkar onların. "Kurultayı kazanamaz" gibi Ali Cengiz oyunları bunlar. Akşam sandıklar açılınca yeterli imza var mı yok mu görürsünüz. 700 civarında oyla genel başkan olacağım.
16:00 Özgür Özel, Habertürk canlı yayınında yaptığı açıklamada "Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu, 'Her ikimize de verilen imzaları bana saymayın Muharrem İnce'ye sayın. Divana verilen kağıdın üzerinde bana verilen mükerrer oyları çekin' dediğini belirtti. Böylece Muharrem İnce'nin adaylığının önü açılacak.
15:00 MUHARREM İNCE'NİN ADAYLIĞI TELİKEDE İDDİASI
165 imzayla CHP'nin genel başkanlık adayı için Kılıçdaroğlu'yla yarışan Muharrem İnce'nin adaylığı tehlikeye düştü. Parti tüzüğüne göre en az 127 delegenin imzasıyla CHP genel başkanlığına aday olunuyor. Divan, Muharrem İnce ve Kılıçdaroğlu'nun topadığı imzalardan 49'unun mükerrer olduğunu tespit eti. İmzaların iptal edilmesi durumunda Muharrem İnce'nin adaylığı tehlikeye düşecek.
14:00 Kürsüye çıkan Muharrem İnce, partililere sesleniyor...
CHP yönetimini eleştiren İnce "CHP'de de tuzu kurular var. Bakırköy, Beşiktaş, Kadıköy (belediyeler) onları aldı mı yetiyor. Erzurum, Şanlıurfa onu ilgilendirmiyor. Sığınmışlar 3, 5 belediyeye. Onların oldu mu yetiyor. Ben memnun değilim. Onun için itaat etmiyorum. Bu partide bir itaat edenler bir de memnun olmayıp itiraz edenler var. Ben itiraz ediyorum." dedi.
Muharrem İnce sözlerine tutuklu milletvekili Enis Berberoğlu ve yurt dışında tedavi gören Deniz Baykal'ı anarak başladı.
'CHP'DE TUZU KURULAR VAR'
“İki ayrı yol iki ayrı ihtimal var. Ya kazanacağız, ya kaybedeceğiz…” diyen İnce CHP yönetimini de çok sert sözlerle eleştirdi. İnce “CHP'nin çok değerli gönüldaşları, geleceğimiz elimizden alınıyor, cumhuriyetimiz yıkılıyor, umutlarımızı söndürmek istiyorlar, yaşama sevincimizi yok etmek istiyorlar. Karşımızdaki bir siyasi parti değil, ülkeyi yağmalamak için bir araya gelmiş bir yapı. Cumhuriyeti kuran parti, cumhuriyeti kurtaracaktır… CHP'de de tuzu kurular var. Bakırköy, Beşiktaş, Kadıköy (belediyeler) onları aldı mı yetiyor. Erzurum, Şanlıurfa onu ilgilendirmiyor. Sığınmışlar 3, 5 belediyeye. Onların oldu mu yetiyor. Ben memnun değilim. Onun için itaat etmiyorum. Bu partide bir itaat edenler bir de memnun olmayıp itiraz edenler var. Ben itiraz ediyorum.” dedi.
ERDOĞAN'IN ÖSO-KUVAYI MİLLİYE KIYASLAMINA TEPKİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ÖSO'yu Kuvayı Milliye'ye benzetmesine de değinen İnce “Umut olmak için buradayım. Büyük değişim için buradayım. Dış politikada topyekün bozgun dönemi yaşıyoruz. Devletten devlete politika yapardık. Şimdi partiden partiye politika yapılıyor. Türkiye'nin 70 yıllık Filistin politikası vardı. Bugün 70 yıllık Filistin politikası terk edildi. AKP Genel Merkezi'nden idare ediliyor. Pasaportumuzun Edirne'den öteye değeri yok. Ortadoğu bataklığına saplandık. Bir tarih cahili ‘ÖSO, Kuvayı Milliye' diyor. Kuvayı Milliye askerlerinin ekmek almaya parası yoktu. Ne diyorsun sen cahil. Kuvayı Milliye'nin askerleri emperyalistlere karşı savaştı. ÖSO'nun derdi bir tane; Esad gidince onların sorunu bitiyor. Sen nasıl olur da Kuvayi Milliye ile yan yana koyarsın… Tarih cahili… ÖSO dolarla maaş oluyor. Kuvayı Milliye evine ekmek götüremiyordu.
Ama ne yazık ki bir taraftan o kaçak sarayda oturan o tarih cahili konuşurken CHP'nin yöneticileri de bu tarih cahilinin haddini bildiremiyor, ona cevap veremiyor. ‘Muharrem İnce niye aday oldun' diye soranlara cevap veriyorum. Onun haddini bildirmek için adayım. Ülkemizin kaderi bir kişinin iki dudağı arasında. Sözde dünya lideri, kafa tuttuğunu zanneettiği emperyalist güçlerin ekmeğine yağ sürdüğünün farkında değil…” diye konuştu.
Muharrem İnce sözlerini şöyle sürdürdü; “Demokrasi ve özgürlük mücadelesi verenlere ne yazık ki artık örnek değiliz. Kıtalararası birleştirici rolünden çoktan vazgeçtik. Niteliksiz göçmenlerin toplandığı bir tampon bölgeyiz. Suriye ve İran sınırlarımızda beton duvarlar yükseliyor. Bulgaristan duvarı tamamlandı. Çağdaş dünyadan fiziksel olarak kopuyoruz. Nereyi tutsak elimizi yakıyor. Kadınlarımıza kabul edilemez bir yaşam dayatılıyor. Çocuklarımıza dadanan sapık güruh cirit atıyor, devlet yöneticileri tarafından korunuyor. Her gün yurtlarda tecavüz oluyor. Türkiye'nin 2002'De 3Y sorunu vardı: Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar vardı. Türkiye bu 3Y'yi katmerlediği gibi 2Y daha ekledi. 1071'den bu yana böyle yalancı ve yüzsüz görmedi. Yanlışın ve hataların sorumlusu yok. ‘Rabbim beni affetsin' deyip işin içinden çıkıyor. Dün dost olduklarıyla bugün düşman oluyor. Mevcut konumlarını korumak için yapamayacakları şey söyleyemeyecekleri yalan ve tevessül, etmeyecekleri bir kötülük yok. ‘Ya iktidar ya ölüm' AKP'lilerin sloganı. Çünkü iktidardan düştüklerinde başlarına ne geleceğini biliyorlar.
Gelişmekte olan ülkeler arasında 3 puan gerileyerek Arjantin'in önünde 19. sıraya geldik. Son 14 yıla baktığımızda enflasyonun çift hanede gezdiği en yüksek günleri görüyoruz. Üniversite mezunlarımızın yüzde 33'ü işsiz, kadınlarımızda bu oran yüzde 46'da. Canlı hayvan ve löp et alıyoruz. Özgür olmayn ülkeler satatüsündeyiz. Enerjide dışa bağımlılığımız yüzde 76 oldu.
Eğitimde dökülüyoruz. Sınavı üçe çıkarıyorlar devrim yapıyorlar; bire düşürüyorlar yine devrim yapıyorlar. Bütün velileri uyarıyorum, ‘Çocuklarınızı Milli Eğitim Bakanlığı'ndan koruyunuz' diyorum. AKP döneminde vicdan ile din arasındaki bağ koparıldı. Yeni bir din var artık. Bir içki ile ilgili yasak var, bir başını kapatma ile ilgili yasak var. Diğer her şey serbest. İhaleye fesat karıştırmak serbest, çalmak serbest. Böyle bir din yok. ‘Elalem ne der' diye siyaset yapılmaz. İlke ile siyaset yapılır. AKP döneminde hak ve güç arasındaki bağ koparıldı. Liyakalt ile makam arasındaki bağ koparılmıştır. Bu nedenlerle yeniden gerçeklere dayalı politikalar kurmak için, hak – güç ve adalet arasındaki bağı kurmak için, insanlarda yeniden utanma duygusunu geliştirmek için, işin ehline verilmesi için kazanmak zorundayız. Kazanmaya, yenilenmeye, değişime mecburuz.
CHP iktidarında insan ve doğa merkezli ekonomi politika uygulamalıyız…
Hedefimiz insan yaşamını güçlendirmektir. Sloganımız, 70'li yıllardaki sloganımız bugün de geçerlidir. ‘Ne ezilen ne ezen, insanca hakça bir düzen' diyeceğiz.”
Türkiye özgürlük istemektedir. Hak ve özgürlüklerin güvence altına alınamadığı ülkede özgürlük olmaz. Katılımcı yönetimi ön plana alacağız. Demokrasiyi keyfi bir rejim olarak algılayanlara demokrasinin bir katılımcılık olduğunu anlatacağız. Demokrasiyi güvenlik güçleri ve yargıçlar koruyamaz, demokrasinin tek güvencesi, kurumları, kularralı işleyen, medyası özgür olan, yargısı bağımsız olan demokratik bir toplum korur ancak. Demokratik bir toplum olmak için laiklik vazgeçilmezdir. Laiklik tehlikededir ve hatta daha ileridedir. Demokratik toplum özgür bireyleri esas alır.
Türkiye'yi kimlik siyasetinden çıkaracağız. CHP olarak asla kimlik siyasetine düşmeyeceğiz. Beraber olmazsak hepimizi aynı kötü son bekliyor. Ezilen, mağdur olan kim varsa onun yanında olmalıyız. Dolmabahçe'deki imam ‘Ben Müslümanı, ben yalan söylemem, camide içki içmediler' diyor ve sürülüyorsa o imamın yanında olacağız. Malatya'da Alevilerin evine işaret konuşuyorsa ‘Aman ben şimdi karışırsam CHP'ye Alevi partisi derler' demeden, böyle bir kompleks içinde olmadan Malatya'daki Alevi'ye sahip çıkacağız. Uludere'de çocukların üzerine bomba yağdırılıyorsa, ‘Ben şimdi Kürtlere sahip çıkmayayım' demeyeceğiz. Gezi'nin direnen çocuklarına, otelini açtı diye bir holding patronunun ihalesi iptal ediliyorsa ‘Ben solcuyum, bana ne holding partronuna' demeyeceğiz. Hapse atılan AKP milletvekiline kendi arkadaşlarına sahip çıkmasa bile giden tek siyasetçi benim. Yani haksızlığa uğradığında AKP milletvekiline de sahip çıkacağız.
Uludere'de 12 yaşında Kürt çocuğun üzerine bombalar yağdığında o çocuğa sahip çıkacağız, ama protez bacağına haciz gelen gazimize de sahip çıkacağız. İnsana insan olduğu için değer veren bir politika izleyeceğiz. Kürt sorununu demokrasi, özgürlük, insan hakları, kardeşlik ve evrensel değerlerle çözeceğiz. Hukuk devleti ilkesini yeniden canlandırmak için aynı zamanda ekonomik kalkınmanın temellerini de atmış olacağız. Türkiye 2004 yılında gündüz vakti havai fişeklerle tanışmıştı. Bizi Almanya'ya götüreceklerdi Maho Ağa'da olduğu gibi, Ortadoğu bataklığına götürdüler. Çocuklarımızın gençlerimizin umudu vahabi çölleri değildir. Biz bu toprakların insanıyız. Kökümüz Anadolu, yönümüz çağdaş uygarlıktır. Bir ağaç gibi, bir orman gibi toprağımıza sıkı sıkıya bağlıyız ama aydınlığa doğru büyüten bir ağaç gibiyiz…”
“Biz özgüveni yüksek bir parti olmaya mecburuz. Yüzde 25 yetmez mi? Hayır yetmez. Partinin evlatlarına güven. Transfer yöneticilik devrini kapatalım bu partide. Bugün, kusura bakmayın, ben örgütümüzün doğruları bilmesini istiyorum. Enis Berberoğlu arkadaşım bugün hapiste, CHP yönetiminin bunda suçu var mı? Bir anlatayım, kusura bakmasın kimse. Dokunulmazlıkların kaldırılması gündeme geldi, ben ‘Hayır oyu vereceğim' dedim. Başta Genel Başkan, ‘Anayasa'ya aykırı ama evet vereceğim' dedi. Ben hayır oyu verdim. Bugün olsa yine hayır veririm. Korku şuydu; ‘HDP hayır diyor, biz de hayır dersek HDP ile bizi aynı kefeye koyarlar.' Koysun. Kürtler doğru söylüyor olamaz mı? Hep mi yanlış söyler. Doğruyu kim söylerse onun yanında olacağız. O zamanlar ‘Yapmayın, etmeyin' dedim. Önce CHP'lileri hapse atarlar sonra bize sıra gelir. Bakın ‘Elalem ne der' diye siyaset olmaz. Gün gelir AKP bile doğru söyleyebilir. Pek görmedik ama… MYK ‘Evet' oyu verdi. Bu MYK'nın hepsinin yenilenmesi lazım. İnşallah bu akşam genel başkan seçildiğimde, o evet oyu veren MYK'nın hepsini sıfırlayacağım. Yepyeni bir MYK yapacağım.”
'SİZİ EZDİRMEMEK İÇİN ADAYIM'
“Sürekli kandırılan bir iktidar var. Sürekli kandırılan iktidarın yanında da sürekli kaybeden bir muhalefet var. Muhalefetin birini hapse attı, öbürünü yanına çekti. CHP'den de memnunlar. ‘Böyle kalsın' diyorlar. Böyle kalmayacak, hedefimiz yüzde 50+1. Cumhurbaşkanlığı hedefimiz. Ben bugün neden karşınızda adayım biliyor musunuz? Sandık görevlileri sizleri seçim akşamları ağlatmamak için adayım. İlçe başkanları, partimin evlatları, il başkanlarım; size kaymakamların, valilerin karşısında düğme ilikletmemek için adayım. Sizi ezdirmemek için adayım.”