Erdoğan: Bizim İsrail'e ihtiyacımız var
Erdoğan: Bizim İsrail'e ihtiyacımız var
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan "Bizim İsrail'e ihtiyacımızın olduğunu kabul etmemiz lazım"
dedi.
Hürriyet gazetesinden Vahap
Munyar'ın haberine göre, Kral Selman bin Abdülaziz'in davetiyle gittiği Suudi
Arabistan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan özetle
şunları söyledi:
‘BEDELİNİ ÖDEMEK DURUMUNDALAR'
"HDP eş başkanlarının
anayasal suç niteliğinde açıklamaları var. Parti kapatmalar eskide kaldı ama
beyanlar için değerlendirmeniz nedir?"
İki eş başkanın yaptığı
açıklamalar kesinlikle anayasa suçu. Haklarında Cumhuriyet başsavcılıklarının
başlattıkları süreçler var. Bu konular takip edilmeli. Parti kapatma olayı
gündeme dahi gelmemeli. Ama suçu irtikap eden milletvekili, belediye başkanı
veya başkaları olabilir. Bunlar bunun bedelini ödemek durumundadır. Diyarbakır
ve Ankara başsavcılıklarının başlattığı soruşturmaları da bu çerçevede
değerlendirmek lazım. Dokunulmazlıklarının kaldırılması suretiyle başlayacak
süreç, inanıyorum ki terörle mücadele açısından ülkemizdeki havayı da olumlu
yönde etkileyecektir. Ülkeyi parçalayıp bölmeye yönelik mesajları kabul etmemiz
mümkün değil. Devlet içinde devleti kabul etmemiz asla mümkün değil. Bunlara
karşı gerekli cevabın verilmesi, müeyyide uygulanması, yargı mekanizmasının
devreye girmesi suretiyle atılması gereken adımlar var. Meclis'te 160'ı aşkın
dosyaları var. Bunlar gözden geçirildiği zaman neyi kapsıyor, masaya
yatırılacak ve ona göre adım atılacaktır.
‘TOPLUMSAL MUTABAKAT ÖNEMLİ'
"Başbakan Davutoğlu, yeni
anayasa için ilk görüşmeyi Kılıçdaroğlu ile yaptı. Başkanlık konusundaki
yaklaşımlar hakkında ne diyorsunuz?"
Yeni anayasanın toplumsal bir
mutabakata dayalı olması bu işin en önemli başlığıdır. Toplumsal mutabakata
dayalı olması, partilerin buraya katacakları bir güçle mümkündür. Bu
sağlanıyorsa, toplumun büyük bir kısmının, ‘Ben anayasamı yaptım' diyeceği bir
zemin oluşacaktır. Parlamenter, güçlendirilmiş parlamenter demokrasi gibi
şeyler bizim ülkede pek tutmadı. Dünyada şu anda gelişmiş ülkeler hangi
sistemle yönetiliyor, bunu masaya yatırmak lazım. Başkanlık, yarı başkanlık ya
da partili cumhurbaşkanlığı sistemini görüyoruz. Bu başarılırsa, Türkiye daha
iyi noktaya gelir. Bu sistemlerde denetim mekanizmalarının olmadığı ya da
çalışmayacağı iddiaları yalan. Aksine denetim mekanizması çok güçlüdür. Bu adım
atılırsa çok isabetli olacaktır. Bu, halktan kaçırılacak bir adım değildir.
Halkın tam içinde olacağı bir adımdır.
‘ADETA RUSYA'NIN YANINDA YER
ALIYORSUNUZ'
"Kılıçdaroğlu, dış
politikanın mezhep odaklı sürdürüldüğünü iddia etti. Yorumunuz nedir?"
Kabul etmek mümkün değil. Mezhebi
bir yaklaşımdan bahsediyorsa, olsa olsa kendisinin aynaya bakışıdır. Bu denli
bölgede olaylar var. Rusya, Türkiye'ye karşı tavır alıyor. Suriye'de yerleşim
gerçekleştiriyor. Siz kalkıp hükümetin, ülkenizin yanında yer almıyorsunuz.
Öyle mesajlar veriyorsunuz ki adeta Rusya'nın, Suriye'nin yanında yer
alıyorsunuz. İçlerinden bir milletvekilinin yaptığı açıklamalar ortada. Ne
diyor? ‘İran'la Türkiye savaşsa ben, İran'ın yanında yer alırım' diyor.
Kılıçdaroğlu ne diyor? ‘Ben, milletvekilimi yedirmem' diyor. Bu kadar açık,
net. Daha söyleyecek bir şey yok.
‘KÜRT BANDINA ‘EVET' DEMEYİZ'
"YPG'nin Fırat'ın batısına
geçtiği yönünde iddialar var. Bu iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?"
İlgili arkadaşlarımdan, YPG'nin
öyle Fırat'ın batısına geçme durumu olduğu bilgisi almış değilim. "Böyle
bir şey varsa gereği yapılır" diye de bunu aramızda konuştuk. Bizim ilk
etapta, orada Cerablus hedefimiz vardı. Neydi o? DAEŞ'ten orayı temizlemekti.
Azez olayı bizim için risktir. Oraya YPG'nin gelmesini izlemek, kabul edilir
değildir. O zaman tamamen bizim güneyimizde, Suriye'nin kuzeyinde bir Kürt
bantı oluşur ki, buna ‘Evet' demek mümkün değildir. Bir de orada Teşrin Barajı
var. Barajla alakalı olarak, ABD de orayı özellikle DAEŞ'ten korumak için bir adım
attığını söyledi. Yani, YPG'yi orada kara gücü olarak kullandığını mı anlatmak
istiyor, onu bilemiyorum. Ama biz kendilerine şunu söyledik. Yani, orayla aynen
diğer yerlerde yaptığımız, Mare, Harcele hattındaki işbirliğimiz neyse,
oralarda da aynı işbirliği rahatlıkla yapılabilir.
İSRAİL-TÜRKİYE YAKINLAŞMASI
"Gazze ile ilgili adım
atılmadan İsrail'le anlaşma mümkün mü?"
Şartlarımız belli; özür, tazminat
ve ambargonun kaldırılması. Ambargo noktasında, "Türkiye üzerinden mallar,
inşaat malzemeleri girebilir" dediler. Yazılı metni göreceğiz ki iş sağa
sola sapmasın. Önem verdiğimiz başka husus Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerin
son bulması. İsrail, bölgede Türkiye gibi bir ülkeye muhtaçtır. Bizim de
İsrail'e ihtiyacımızın olduğunu kabul etmemiz lazım. Bu, bölgenin bir gerçeği.
Karşılıklı samimiyet çerçevesinde bu adımları atmayı başarabilirsek,
normalleşme beraberinde gelir. Filistin'deki kardeşlerimizi gözetmek
durumundayız.
‘GÖNÜL İSTİYOR Kİ ABD'YLE DAHA
İLERİ AŞAMALARA GİDELİM'
(ABD ile ilişkiler) Zaman zaman olaylara
bakışta farklılıklarımız olmuştur. Ama hiçbir zaman biz ABD ile dış politikada
birbirimize zıt bir kopuş yaşamadık. Şu anda da aynı şekilde. Sayın Obama beni
arar, ben kendisini ararım. 24 saat geçmeden birbirimize ulaşırız. Güvenli
hattan görüşmelerimizi yaparız. 31 Mart gibi Nükleer Güvenlik Zirvesi için
ABD'ye gideceğim. Obama müsait olursa Maryland'deki külliyemizi de beraber
açabiliriz. Tarihe bırakacağımız en büyük mirasımız olacaktır. (Trump yarışta
öne geçti. Ne diyorsunuz?) İster Demokrat, ister Cumhuriyetçi olsun, hepsiyle
uyum içinde olduk. Bush'la uyum içindeydik. Obama'yla ilişkilerimiz iyi. Gönül
istiyor ki ABD ile daha ileri aşamalara gidebilelim.
‘İBADİ DAVUTOĞLU'NA ASKERİ ÇEKİN
DEMİŞ'
(Irak'ın BM Güvenlik Konseyi
başvuruları) İbadi'nin açıklamaları var. Davutoğlu'yla görüşmede, ‘Buradan
askerinizi çekin' demiş. Ahmet Bey gerekeni söylemiş. Irak Dışişleri Bakanı'nın
açıklamalarına cevaben ‘Siz önce oradan DAEŞ'i temizleyin' demiş. Daha da
ötesine geçmek lazım. Siz Kandil'i terörden temizlediniz mi? Kandil'de PKK
duruyor. Maliki v.s. yaptığım görüşmelerde ‘Ne zaman burayı temizleyeceksiniz'
diye sormuşumdur. ‘Bizim gücümüz yetmiyor' demiştir. Şimdi vereceği cevap yine
aynıdır.
‘İSLAM İTTİFAKI MEZHEBİ DEĞİL'
"Suudi Arabistan
öncülüğündeki İslam İttifakı'nın hedefi nedir?"
İslam dünyasındaki ülkelerin bu
işbirliği içinde yer alması büyük önem arz ediyor. İttifakın isabetli olacağını
düşünüyorum. Yeter ki, çalışmalar güven esasına dayalı olarak yürütülsün. İslam
İttifakı, esasen terörle mücadeleyi hedefliyor. Güvenlik, istihbarat, askeri
boyutu var. Dini kavramların istismarının engellenmesi, İslamofobiye karşı
dayanışma içinde olma boyutu var. Bu çalışma, şu an itibarıyla 37 ülkenin
katılımıyla, Riyad merkezli olarak sürdürülecek. İttifakın mezhebi bir yanı söz
konusu değil.
‘İRAN'IN YANINDA YER ALDIK'
(İran'la ilişkiler) Nükleer
enerjisi meselesinde dünyada yalnız kaldığı zaman Türkiye olarak neler
yaptığımızı herkes biliyor. Brezilya ile bu işi sahiplendik. Ahmedinejad'la da
görüşmelerim olmuştur. O dönemde İran'ın yanında yer alarak yalnızlığını ortadan
kaldırdık. Daha sonra ne oldu? Nükleerle ilgili Batı ile masaya oturdular,
belli bir noktaya geldiler. Şu anda İran'ın, Irak'ta, Suriye'de, Yemen'de
mezhepçi yaklaşımlarını doğru bulmuyoruz. İranlılara hep şunu söylemişimdir: Ne
Sünni ne de Şii. İslami, İslami. Olaya böyle bakmak lazım. Biz, mezhepçi bir
yaklaşım içinde olmadık.