TARİHİ UZLAŞMA VE EL BAB OPERASYONU
TARİHİ UZLAŞMA VE EL BAB OPERASYONU
Haber – Yorum : Aziz Cüneyt Yüksel
Türk basınında ilk kez Anadolu Türk Haber'in yazdığı gibi, Türk Özel Kuvvetleri ve ÖSO güçleri Hava Kuvvetlerimizin desteğinde 13 Kasım 2016 tarihinde sabaha karşı El Bab'a taaruza geçtiler.
Biz haberi verdiğimizde, necip Türk basını, “El Bab operasyonunda Türk Hava Kuvvetlerinin kesinlikle kullanılmadığını” yazıyordu.
Halbuki, hava kuvvetlerinin desteği olmadan böylesine zor bir operasyona kalkılmayacağını, kalkılırsa çok büyük zayiat verileceğini askeri stratejiden anlayan herkes bilir.
Ayrıca, harekata katılan tüm birimler, hava kuvvetlerinin “yoğun” desteği olacağını biliyorlardı. Nitekim, öyle oldu !
Rusya ve Suriye ile uzlaşma
El Bab'a böylesine kapsamlı bir harekata girişmek için Rusya ve Suriye ile pazarlık yapmak ve uzlaşmak gerekirdi. Nitekim, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan 01 Kasım'da Moskova'da öncelikle bu konuları görüştüler. Moskova'daki kaynaklarımızdan aldığımız bilgilere göre, Türkiye ve Rusya, dolayısıyla Suriye, şu konularda kesin ve geri dönülmesi mümkün olmayan (gayrı kabili rücu) bir anlaşma yaptılar :
· Türkiye, Fırat kalkanı operasyonu sona erene kadar yeniden hava kuvvetlerini devreye sokacak. Suriye ve Rusya, Türk uçaklarına karşı hava savunma sistemlerini devreye sokmayacaklar.
· Aynı anlayış içinde, Türkiye, El Bab'dan sonra Menbiç'e yönelecek.
· Menbiç'ten sonra; Hatay'a komşu olan Afrin ile sınırımızdaki diğer PYD/YPG kantonlarına sıra gelecek.
· Buna karşılık Türkiye, Halep'te ki muhalif unsurlara sınırlarını kapatacak ve lojistik desteği kesecek. Böylece, Suriye ordusu Halep ve İdlip'i ABD/İngiltere/İsrail beslemesi El Nusra ve yandaşlarından temizleyip, geri alacak.
· Sonraki aşamada, Türkiye kuzeyden, Suriye güneyden PYD/YPG ve IŞİD güçlerine karşı kıskaç operasyonu yapacaklar.
· Rusya; Suriye'nin ihtiyatlı yaklaşımına karşı, Türkiye'nin sınır bölgesinde, Halep'in kuzeyinde bulunan sözde PYD/YPG kantonlarının bulunduğu bölgeyi kontrol etmesini kabul etmiş bulunuyor.
· Türkiye, bu 25-30 km derinlikte ki alanı kontrol altına alarak, Cerablus'ta olduğu gibi, bizim tarafa göç eden yöre halkını gene bu topraklara yerleştirmek istiyor.
· Şartlar normale dönüp, Suriye'de barış sağlandıktan sonra bu bölge tekrar Suriye Devletinin kontroluna verilecek.
· Ancak, Türkiye, kendisi için hayati öneme haiz Halep'in kuzeyinde yer alan bu bölgeye bir daha PYD/YPG'nin yerleşmemesi için denetimi elden bırakmamak istiyor. Bu konuda, taraflar kesin bir formül üzerinde anlaşana kadar Türkiye, söz konusu bölgeyi denetimi altında tutacak.
· Türkiye'nin sınırlarını ABD destekli “ılımlı” teröristlere kapatıp, Rusya koordinasyonunda Suriye Ordusu ile işbirliği yapması sonucunda Suriye Devleti, tekrar ülkede kontrolü ele alacak (Zaten, Trump'ta bu yönde açıklamalar yaptı).
Rusya ve Suriye ile yapılan anlaşmanın ana hatları bunlar ve gizli değil, aslında.
Ancak, Rus tarafında; NATO'cu ve ABD'ye yakın olarak tanınan Hulusi Akar ve Türk Genelkurmay'ı ile Hakan Fidan'ın söz konusu anlaşmayı, bir şekilde, sabote edeceklerine dair şüphe de yok değil. Moskova'da, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “anlaşmanın ve verilen sözlerin hiçbir şekilde sabote edilmeyeceğine/bozulmayacağına dair Putine'e şahsen söz verdiği ifade ediliyor. Bu arada, içeride ve dışarıda itibarları ve güvenilirlikleri “hayli zedelenmiş” olan bu isimlerin hala daha neden iş başında olduklarını merak ediyoruz.
Eğer, taraflar ve bilhassa Türk tarafı söz konusu anlaşmaya uyarsa Ortadoğu'da tarihi bir değişim başlayacak ve bölgede bu sefer “hakiki bahar” yaşanacak. Hele, bir de, 20 Ocak'tan sonra Trump ABD başkanlığını devralıp açıkladığı barışçı politikaları uygularsa 2017 yılının ortalarından itibaren, emperyalist savaş çetelerinin bölgeyi kan çanağına çeviren 14-15 yıllık uygulamaları tarihin çöp sepetine atılmış olacak. Bu dönemde, ulusumuzu, kahraman Türk Ordusu'nun ve Devletimizin arkasında durmaya çağırıyoruz. İktidarlar gelir geçer ! Ancak, kim iktidara gelirse gelsin, hangi sistem uygulanırsa uygulansın, başa geçenler lâik-demokratik Cumhuriyetimizin bekası için çalışmak zorundadır ve çalışacaktır ! “Ulusumuz ve Kemalist omurga” teyakkuzdadır ve vatanın, milletin bölünmez bütünlüğüne, lâik-demokratik Cumhuriyetin bağımsızlığına ve bekasına yönelik hiçbir harekete/siyasete izin vermeyecektir !
Anadolu Türk Haber